Uzun mesafe koşusu kolon kanseri riskini artırabilir mi?

Koşunun; sindirimi iyileştirdiği, inflamasyonu azalttığı ve kilo kontrolünü destekleyerek kolon kanserine karşı önemli bir kalkan oluşturduğu uzun süredir biliniyor. Düzenli fiziksel aktivitenin kanser riskini azalttığı, teşhis sonrası iyileşme sürecini hızlandırdığı birçok bilimsel çalışmayla ortaya kondu.

Buna karşın ABD’de Inova Schar Kanser Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir araştırma, yoğun uzun mesafe koşularının farklı bir tabloya işaret edebileceğini ortaya koydu. Çalışmada, 35-50 yaş arası maraton ve ultramaraton koşucuları incelendi. Sonuçlarda, katılımcıların %15’inde kolon kanserine dönüşme riski yüksek olan ileri evre adenom tespit edildi. Bu oran, genel toplumda görülen %1-2’lik seviyenin oldukça üzerinde.

Buna rağmen uzmanlar, düzenli koşunun kolon kanseri riskini büyük ölçüde azalttığının altını çiziyor. Koşu; bağırsak hareketliliğini artırarak sindirimi destekliyor, kronik inflamasyonu azaltıyor ve obeziteye bağlı riskleri düşürüyor. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı doğal bir savunma sağlıyor.

KOLON KANSERİNİ ATLATANLARA DA FAYDALI

Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan kolon kanseri hastalarının hastalığın tekrarlama ihtimalinin azaldığını ve yaşam kalitelerinin yükseldiğini gösteriyor. Düzenli koşu, tedavi sürecinde enerji artışı ve yorgunlukla mücadelede de etkili oluyor.

Uzmanlar, kolon sağlığı için koşunun doğru şekilde hayatın bir parçası haline getirilmesini öneriyor:

Haftada en az 150 dakika orta tempolu ya da 75 dakika yoğun koşu yapmak.

Lif, meyve ve sebze açısından zengin dengeli bir beslenme uygulamak.

Yaşa ve risk grubuna göre düzenli kolon kanseri taramalarını yaptırmak.

Aşırı antrenmandan kaçınıp vücudun dinlenmesine izin vermek.

Bu makale sadece genel bilgi verme amacıyla yazılmıştır ve doktor tavsiyesi olarak ele alınmaması gerekir. Makalenin içeriğinden yola çıkarak okurun kendi başına koyduğu teşhislerden ntv.com.tr sorumlu değildir. Sağlığınızla ilgili herhangi bir endişeniz varsa doktorunuza danışın.

Related Posts

Kadın Viagrası piyasaya sürülmeye hazırlanıyor

Menopoz sonrası dönemde yaşanan fizyolojik değişikliklere yönelik geliştirilen hormonsuz krem Myregyna, kadınlar için cinsel yaşamda yeni bir dönem başlatmaya hazırlandığı açıklandı. Yeni Zelanda merkezli bilim insanı Dr. Iona Weir tarafından geliştirilen ürün, “kadınların Viagrası” olarak tanımlanıyor.

Bacaklar kalınlaşıyor, kilo verince geçmiyor: Nedeni lipödem olabilir!

Sıklıkla kadınlarda görülen lipödemin kilo vermeyle de düzelmediğini söyleyen Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ali Kaan Memiş, “Özel bir tetkikle değil daha çok hasta hikayesi ve klinik gözlemle teşhis edilebilen lipödem, çoğu kişi tarafından obeziteyle karıştırılabiliyor” dedi.

Tıbbi kenevir teklifi yasalaştı: Süreç nasıl işleyecek?

Tıbbi kenevir teklifi yasalaştı: Süreç nasıl işleyecek?

‘Tüp bebek’ yaşı küçülüyor

Hava kirliliği, deterjan, kozmetik, plastik, pestisitli ve hormonlu besinler yüzünden toksin maruziyetimiz artıyor. Bu durum üreme sağlığımızı da tehdit ediyor. Dolayısıyla kısırlık oranları hızla artıyor. Günümüzde 30’lu yaşlardaki pek çok kadın da doğal yoldan gebe kalamıyor ve tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olabiliyor.

Araştırma: Biraz hızlı yürümek yaşlılara hareket esnekliği sağlayabilir

Araştırma: Biraz hızlı yürümek yaşlılara hareket esnekliği sağlayabilir

Gizli şeker hastalığı nedir, nelere dikkat etmeli?

Prediyabet ya da bilinen adıyla gizli şeker hastalığı tanısı korkutucu olabilir ama uzmanlara göre beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz büyük fark yaratabilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir